WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın

Zafer Madalyası: Kintsugi

“Dünya herkesi kırıyor ve sonra bazıları o kırık yerlerden daha güçlü çıkıyor.”

Ernest Hemingway

Kusursuzluğun reklam edildiği bir çağdayız. Bizlere dayatılan bu kusursuzluk sahici mi sizce?

Her zaman başarılı mı olmalıyız sahiden? Herkesin başarı tanımı aynı mı olmalı? Huzurluysak ve cebimizde dolgun bir cüzdan yerine değerlerimizi taşıyorsak başarısız mı sayılırız? Hep inci gibi dişlerle mi gülümsemeliyiz? Dişlerimiz çarpıksa en içten kahkahalarımızı saklamalı mıyız gerçekten? Ellerimizi yüzümüze kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlasak kusurlu mu oluruz? Feleğin çemberinden şöyle bir ağız tadıyla geçip dağılsak, kırılsak ve sonra parçalarımızı toparlayıp birleştirme sevdalarına girişsek hatta başarsak, belki ufak tefek parçaları bulamasak ama en tam halimize yakın olsak kusurlu mu oluruz yine de? Yoksa insan mı oluruz? Bu çağa kafa mı tutmuş oluruz? Ayak uyduramadığımız bu kusursuzluk kandırmacası kabul etmez mi bizi? Kusurlarımızla kendimiz olma cesaretini gösterdiğimiz için gerçekçi bir gurur duyabilir miyiz kendimizle? Barışabilir miyiz?

Şahsen her zaman söylediğim bir şey var: “Reklamı yapılmayan her şeyin sahiciliğine çok inanıyorum.” Bugün reklama ihtiyaç duymasa da sahiciliğine inandığım bir sanattan bahsetmek üzere buradayım.

Bu sanat, böylesine bir çağda kırılan şeyleri atmayı değil, tamir etmeyi bizlere fısıldayan bir Japon sanatı, Kintsugi. Belki de bir felsefe demeliyim. Bu sanat, kırılan eşyaları altın ile onararak hem kusurları bir gurur gibi ön plana çıkarıyor hem de daha değerli bir hale getiriyor. Böylelikle kusurlar kucaklanıyor ve bu parçalanma öyküsünden daha güçlü çıkan her şey daha değerli görülüyor. Başka bir açıdan da kırılan, dağılan her şeyin yenisini almak yerine onarmanın değeri vurgulanıyor. Belki daha meşakkatli, belki daha çok emek istiyor ve evet tam da bu yüzden daha değerli.

Biz insanlar da bazen kırıklarımızdan daha güçlü çıkarız. Artık parçalarımızı birleştiren daha değerli bir şey vardır. Bir hikayemiz vardır ve bu hikaye bize tüm bu kırgınlıklara rağmen hala tam olabilme cesareti gösterdiğimizi, hayatta olduğumuzu hatırlatıyordur.

Yıllar önce çok severek okuduğum Küçük Arı kitabında bahsedildiği gibi:

“Bir yara izinin asla çirkin olmadığı konusunda bana katılmanızı rica ediyorum. Yara izini yapanlar bunun aksini düşünmenizi isterler. Ama siz ve ben, onlara kafa tutma konusunda bir anlaşma yapmalıyız. Bütün yara izlerini bir güzellik olarak görmeliyiz. Tamam mı? Bu bizim sırrımız olsun. Çünkü, tecrübelerime dayanarak söylüyorum, ölürken yara izi olmaz. Yara izi ‘Ben kurtuldum’ demektir.”

Chris Cleave, Küçük Arı

Kusurlarımız, güzelliklerimiz, kırgınlıklarımız bizim bir parçamız. Bunların tamamıyla bizler olduğumuz kişiyiz. Kendimizi olduğumuz gibi, değerlerimizle ve kusurlarımızla kucakladığımız zaman belki de yara izlerimizi bir zafer madalyası gibi göğsümüzün üzerinde taşırız. Ne dersiniz?

Reklam

Birisi “Zafer Madalyası: Kintsugi” üzerinde düşündü

  1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazarken aklımda Nietzsche’nin bu sözü vardı tam olarak. 🙏🏻 Öyleyse ben de bir söz bırakmak isterim buraya.
    “‘Kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer.” Leonard Cohen ✨

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: